17 Temmuz 2008 Perşembe

zaman: 10:53 Etiketler: Gönderen Ateius 1 yorum

The Gardiner Museum

Kanada’nın seramik sanatına ayrılmış tek müzesi Gardiner Museum, 30 ay süren bir renovasyon ve genişletme çalışmasının ardından 2006 yılının Haziran ayında açılmıştı. 

Toronto’da yer alan bina, şehrin yüksek profilli güney kısmında konuşlanmış. Müzenin 1984 yılında yapılan orijinal hali, yetersiz geliyordu. Bu yıl Young Centre for the Performing Arts ile de ödül alan Kuwabara Payne McKenna Blumberg Architects (KPMB) tarafından tasarlanan yapının 14 bin metrekarelik eklentisiyle sorun çözülerek gittikçe büyüyen kuruma destek sağlanmış oldu.

Zeminden tavana kadar yapılan ön cephedeki pencereler sayesinde daha çekici bir hale gelen müzenin sokak manzarasını içeri taşıyan teras platformları da ilgiyi artırmak için mimarlar tarafından düşünülmüş. Sadece sergi alanlarıyla değil, müze mağazası ve restoranıyla da bir kültür adresi olmak isteyen müze; öncelikle mağazayı genişletip ünlü şeflerden birini restoranın başına geçirmiş. Binada kullanılan bütün malzemeler, restoranda biraraya getirilmiş. Binanın dış cephesindeki gri taş, ahşap zemin ve galerilerin beyaz tavanları gibi özellikler restoranda da hakim. 


Vogue dergisinin Toronto’da gidilebilecek en iyi yerler listesine aldığı Gardiner Müzesi, iyi planlama ve tasarımın meyvelerini topluyor. Yeniden açıldığından bu yana, üyelik oranında yüzde 20’lik artışın yanısıra, ziyaretçilerin sayısının da çoğalmasıyla restoran ve mağazadan elde edilen gelir yüzde 95 dolayında yükselmiş. 

Müze, kurumun başına bela olan altyapı problemlerini de çözdü. Kuwabara Payne McKenna Blumberg Architects tarafından yapılan tasarımda müzenin öngörülen büyümesini kaldırabilecek şekilde planlandı. Yeni tasarımda 3 yeni galeri, daha geniş eğitim ve araştırma alanları, ve Kanada’nın ünlü şefi Jamie Kennedy’nin başında olduğu müze restoranıyla başarılı bir işletmecilik örneği sergiliyor.

Müzenin cilalanmış kireç taşı ve camdan oluşan yeni fasadı, yayaların ilgisini çekip içeri davet ederken aynı zamanda kurumun güçlü bir mimari kimliğe sahip olmasını da sağlıyor. 

Modernist tasarım, çevredeki neoklasik yapılarla tezat oluştursa da, kentin kalburüstü emlak piyasasını barındıran bu mahalledeki kültürel eksiklik müze sayesinde kapanıyor.

zaman: 10:42 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum

Navy Federal Credit Union

Eski yerlerine sığamadıklarını farkedince yeni bir yer arayışına geçen Navy Federal Credit union yöneticileri; yenilik için Pensacola’yı seçmişler ve burada Heritage Oaks Center kurulmuş. .


62 bin metrekarelik merkez bina, 400 çağrı merkezi operatörünü barındırıyor. Atlantalı mimarların ASD’nin çevreye ve çalışanların ruh sağlığına duyarlı kalarak geliştirdikleri yapının felsefesi aslında oldukça basit: "Sağlıklı çalışan eşittir sağlıklı iş".


Yapı, bu yıl ödüllendirilen binalar arasında en çevreci olanı. Gold LEED sertifikasına sahip olan yapının heryerinde bambu gibi hoş koku yayıp oksijen üreten bitkiler yeralıyor. 122 metrelik dış cam duvar bütün gününü telefonlara cevap vererek geçiren çalışanlara dışarıdan motivasyon getiriyor. Molalarda fitness alanında ya da merkezin etrafına yerleştirilen banklarda buluşan çalışanlar, isterlerse jimnastik salonu ya da sağlık kliniğinden de faydalanabiliyorlar. İçeride varolan hava filtreleme sistemi ve bireysel ısıtma-soğutma mekanizmasıyla rahat bir çalışma alanı yaratılmış.

2004 yılında kurulan Heritage Oaks Center’a 60 pozisyon için 1300 iş başvurusu olmuştu. Yöneticiler bu durumu, binanın tasarımıyla pekiştirilen çalışan merkezli bir işyeri olmalarına bağlıyor.

14 Temmuz 2008 Pazartesi

zaman: 06:40 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum

Bangladeş Ulusal Meclis Binası/Jatiyo Sangshad Bhaban


Bangladeş'te sekiz ulusal seçim yapılmıştır. İlk ve ikinci Meclisler ilgili seçimlerin sonucu olarak oluşturulmuştur ve şu anda Başbakan'ın Ofisi olarak kullanılan eski Sangsad Bhabanı kullanmışlardır.

Şu anda kullanılan Sangsad Bhaban ikinci Meclis tarafından inşa edilmiş ve kullanıma açılmıştır. İnşaat 28 Şubat 1982'de bitirilmiştir ve ikinci Meclis'in sekizinci ve son oturumu aynı yıl 15 Şubat'ta yapılmıştır. Jatiya Sangsad Bhaban bu tarihten itibaren kullanımdadır ve Ulusal Meclis tarafından kullanılan tek kompleks olmuştur.

Milli Meclis olarak kullanılan binalar arasında Jatiyo Sangsad Bhaban en iyi tasarlanmış ve en geniş hacme sahip olanlardan biridir. Bina bir Meclis'in gereken tüm ihtiyaçlarını karşılar ve estetiğe çok dikkat eder. Mimarisinin en iyi yanlarından biri tüm binanın dışardan bir büyük yapı olarak görünmesine karşın içerde yedi kat ve yedi ek binaya sahip oluşudur.

Louis Kahn ayrıca kompleksin geri kalanını da tasarlamıştır. Jatiyo Sangsad Bhaban tüm Jatiyo Sangsad kompleksinin bir parçasıdır ve çimenlik, göl ve Meclis Üyeleri'inin (MPler) konutlarını içerir.

zaman: 06:30 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum

Dinamik Kule


Dinamik Kule adı verilen 80 katlı binanın her katında bulunan prefabrik dairelerin her biri de birbirlerinden bağımsız devinim halinde olacak. Böylece binanın şekli de sürekli değişecek.


Dubai’de dünyanın ilk hareket eden binasının inşasına yakında başlanıyor. Binanın mimarı David Fisher, “Bu kendi etrafında dönen, hareket eden ve şekli sürekli değişen ilk bina olacak.” dedi. 

New York’ta projenin tanıtımı sırasında konuşan İtalyan mimar Fisher, “Bina hiçbir zaman aynı görünmeyecek, ikinci bir kez aynı şekle bürünmeyecek” diye konuştu. 

420 metre yüksekliğindeki binadaki daireler, ses komutasıyla merkezi bir kolonun etrafında 360 derece dönüş gerçekleştirecek. Bu dönüş, her kat arasında bulunan toplam 79 adet rüzgâr türbininin sağladığı enerjiyle söz konusu olacak. 

Ayrıca bu türbinler tüm binanın kullanacağı elektriği ve fazlasını da üreteceği için, bina enerji açısından dış kaynaklara gereksinim duymayacak. 

Kendi eksenleri etrafında dönmeleri bir ila üç saat alacak olan dairelerin fiyatları da 3 milyon 700 bin ila 36 milyon dolar olacak.

13 Temmuz 2008 Pazar

zaman: 13:32 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum

Guggenheim Museum

Guggenheim Museum

1997de açıldıktan sonra, eleştrimenler tarafından titanyum kütlesi olarak 20. yüzyılın en harika yapılardan biri olarak lanse edildi. Bu Bask şehrinin, rejenerasyonu için bir katalizörü olarak, yapı, konumu itibariyle şu ana kadar sahip olduğu akıcı bağlantısıyla yakın bir dost olduğunu iddia ediyor. Sahip olduğu gümüşümsü kuyruğu,devasa bir metal balık gibi bir köprünün altından ortaya çıkarıyor ve sahip olduğu kıvrımları Nervion nehrini kucaklıyor.

zaman: 13:28 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum

Chichen Itza

Chichen Itza

Chichen Itza (ya da okunuşuyla Çiçen İtza), Meksika’nın Yucatan Yarımadası’nda, Valladolid ve Mérida arasında yer alan, Kristof Kolomb öncesi dönemde kurulmuş bir Maya kentidir. Muhtemelen bir dönem Yucatan’ın dini merkezi olmuştur. Günümüzde Meksika’nın en çok ziyaret edilen ikinci arkeolojik sit alanıdır. Chichen-Itza’daki El Castillo (kale) adıyla tanınan Kukulkan (Kukuul Kaan) piramidinin yüksekliği üst platforma nazaran 24 m.’dir. (10. yy. sonunda yüksekliği 40 m. olan Uxmal’daki piramitten daha alçaktır.) 7 Temmuz 2007'de seçilen dünyanın yeni yedi harikasından biridir. Efsaneye göre kent 10.yy.’da Quetzalcoatl önderliğindeki Toltekler’ce alınmıştır. Kentteki önemli yapılar şunlardır:
Kale adıyla tanınan Kukulkan Tapınağı ya da Kukulkan Piramidi: Mayalar bu piramidi astronomi ve matematik bilgilerini ortaya koymak istercesine belirli bir sistemle inşa etmişlerdir. Örneğin 4 cephesinin her birinde 91 basamak yer alır ki, böylece 4x91’le bulduğumuz 364 sayısına en tepedeki düzlüğü (1) de eklediğimizde yıldaki günlerin sayısı olan 365’i bulmaktayız. Ayrıca, piramiti öyle bir şekilde yönlendirmişlerdir ki, ilkbahar ve sonbaharda ekinoksların gerçekleştiği an, piramite gelen güneş ışıkları piramitin çıkıntıları sayesinde, merdiven basamaklarının dibinde bulunan iki yılan başı yontusunun S’ler çizen bir gövde uzantısı oluşacak şekilde bir gölge oluşturmaktadır. (İki başlı yılan.) Bu yılan, Kukulkan adıyla bilinen ilah tüylü yılandır. (Yılanın bir özelliği vücudunun gökcisimlerinin yörüngeleri şeklini alabilmesi, S'ler çizebilmesidir.) Ayrıca piramiti inandıkları yeraltı alemi katları sayısı gibi 9 farklı düzey halinde düzenlemişlerdir. Piramitin tepesinden bakıldığında 300 hektarlık bir görüş alanına sahip olunur, yani kentteki tüm yapılar görülebilmektedir. [1]
Caracol (okunuşuyla Karakol) denilen gözlemevi. Yapıya içindeki spiral taş merdiven nedeniyle olsa gerek, “salyangoz” anlamında bu ad verilmiştir.
Adı Maya dilinde “esrarlı yazıların evi” anlamına gelen Akab Dzib
Baş rahibin tapınağı.
Savaşçılar Tapınağı.
Top oyunu sahası.
İspanyollarca “rahibeler manastırı” adı verilmiş yönetim sarayı.
Çeşitli tapınakları içeren, “eski Chichen” yapılar grubu

4 Temmuz 2008 Cuma

zaman: 12:35 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum


United States Census Bureau

Hükümet binaları genelde içinde çalışanların değil de işi yaptıranların zevkine göre tasarlanmış kutu gibi, sıkıcı ve ucuza mal edilmesi tercih edilen binalardır. Ancak Amerika İstatistik Bürosu bir çok özelliğiyle bu binalardan ayrılıyor.

Silver LEED (Leadership in Energy & Environmental Design) sertifikasına sahip bina; doğal kaynakları maksimize ederken sürdürülebilir malzeme ve geri dönüşümlü su kullanımının yanısıra günün büyük bir kısmını doğal ışıkla geçirmesine imkan veren aydınlatma sistemiyle; enerji tüketimini en aza indirmeyi amaçlıyor. Üç bin araçlık otoparkın çatısındaki sarmaşıklar, duman dolu çevreye oksijen pompalarken çirkin gözükebilecek yerleri de örtmeyi başarıyor. Lokal ahşap kullanılarak oluşturulan yassı zırh; sekiz katlı geniş binayı çevresindeki ormanlık sit alanıyla uyumlu hale getirmiş. Zemin katta Ana Cadde olarak da anılan alan tam 11 futbol sahası büyüklüğünde ve içinde fitness center, kafeterya, kredi birliği ve mağazalar barındırıyor. Ofisler, bireysel hava kontrolüne izin verecek şekilde tasarlanmış. Binayı süsleyen dış kabuk, malzemesi sayesinde yapının keskin hatlarını yumuşatarak hoş bir görünüm kazandırmış. Herkesin kullabımına açık olan çatı bahçelerinin yanısıra, metro istasyonuna bağlanan yol sayesinde toplu taşıma kullanımı teşvik ediliyor. Merkez binada daha önce 6 değişik mekanda çalışan 6 bin federal görevli çalışıyor. 2, 5 milyon metrekarelik dev kompleksin maliyeti ise 400 milyon dolar.

zaman: 12:31 Etiketler: Gönderen Ateius 2 yorum


 Young Center for the Performing Arts

    Bir taşla iki kuş vurmak bu binanın yaptığı işlerden biri: üniversitenin drama bölümüyle profesyonel bir tiyatro grubunu aynı çatı altında birleştirmek bu sayede gençlerin profesyonellerin deneyiminden, profesyonel aktörlerin de gençlerin heyecanınından faydalanmasını sağlamak. Soulpepper Theater Co. ve George Brown College Tiyatro Okulu, Haziran 2006’da taşındıkları binada 3. bir bonusa daha sahip oldular: halk da burada vakit geçirmek istiyordu. Kısacası, merkezin 7 gün 24 saat canlı atmosferi, yıl boyunca gösteri yapılmasına izin veren yeni alan; herkes için faydalı oldu. Taşınmalarının birinci yılında, genellikle klasik bir repertuara sahip olan Soulpepper Tiyatrosu, prıdüksiyonlarının sayısını yüzde 80 oranında yükseltti, seyirci sayısı ise tam yüzde 103 oranında arttı. Yıllık gelir ikiye katlanarak, 6 milyon dolara ulaştı. George Brown koleji ise, hem öğrencilerden hem de eğitmenlerden takdir topladı. Mekan; Toronto’nun Distillery Mahallesini bir kültür merkezine dönüştürmeyi amaçlayan daha geniş bir kentsel planlamanın parçası. KPMB mimarları, 19. yüzyıldan kalmış binayı 10 milyon dolar harcayarak sınıflar, prova alanları ve dört ayrı performans salonundan oluşan bir okula dönüştürdüler. Orjinal binanın endüstriyel mimarisi korundu. İnovativ mimarinin yükselişe geçtiği Toronto’da düşük bütçesiyle dikkat çeken Young Centre for the Performing Arts’ın mimarları; varolan tuğla yapıyı koruyarak mekanın işlenmemiş gerçekliğini ruhu olan bir performans alanına dönüştürmüş. Canlılığıyla dikkat çeken tiyatro mekanının hareketi çok geçmeden içinde bulunduğu eski sanayi mahallesini de etkisi altına alarak; bölgedeki restoran ve mağazaların da gelirlerinini artmasına yol açmış.

zaman: 12:29 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum


InteractiveCorp

Denizde süzülen bir gemiye benzeyen bu 10 katlı binanın inşaatına 2004 yılının Haziran ayında başlandı ve geçtiğimiz Mart ayında bitirildi. 
New York’un sanat, yemek ve eğlence merkezi Manhattan bölgesinde Hudson River kısmında yer alan yapı kısa sürede yerel bir referans noktası haline gelmeyi başardı. Binanın şöhreti, yeni medya şirketinin 21. yüzyılın kültürel manzarasında bir yer edinmesini kolaylaştırdı.

Binanın çevreleyen hareketli yapı, web tabanlı işler için gereken yeteneği simgeliyor. İç dekorasyonu STUDIOS Architecture tarafından yapılan binada teknolojinin varlığı mekanları sarıyor. Şirketin yayıncılık geleneğine bağlı olması yüzünden, girişte halka açık olarak kullanılan lobide dünyanın en büyük yüksek çözünürlüklü video salonu yer alıyor.

Frank Gehry'nin New York’ta yaptığı ilk binanın dalgalı kabuğu, iç mekanda da dinamik ortamların oluşmasını sağlarken bir yandan da, aynı çatı altında yer alan pek çok markanın çeşitlilik ve yaratıcılığını da yansıtıyor. 
Kaynak: Yapi.com.tr


zaman: 12:22 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum



Kemik Klise

Çek Cumhuriyeti baskenti Prag'in 70 km dogusunda Sedlec isminde bir kasaba bulunur. 

Buradaki kilisenin ici gercek insan kemikleri ile dekore edilmistir. 
Hikaye 1218 yilinda, guvenilen bir kisi olan Abbot Henry'nin kutsal topraklara hacca gitmesi ve oradaki mezarlıktan bir kavanoz toprak getirerek kilisenin uzerine serpmesiyle baslar. 
Boylece kilise daha kutsal bir yer olarak gorulmeye baslanir ve cok populer bir gomulme noktasina donusur. 
1318'e kadar 30,000 den fazla beden buraya gomulmustur ve 1511'de yeni bedenlere yer acabilmek icin eski kemiklerin bir kisminin yerlerinin degistirilmesi gerekmistir. 
Bunlar daha sonra urpertici eserlerin malzemesi olmuslardir. 
1870 yilinda Shwartzenberg duku tarafindan yerel bir ahsap oymacisi kilisenin icini insan kalintilari (yaklasik 40,000 set insan kemigi) ile dekore edilmesi icin tutulmustur. 
Gunumuzde bu kilise tum dunyanin en olagan disi kiliselerinden biridir.

zaman: 12:11 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum


Panama Kanalı

Panama Kanalı, Orta Amerika'nın en güney ülkesi Panama topraklarında yer alır ve Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus'unu birbirine bağlayan su yoludur.


Kanalın yapımı,tarihin en büyük ve en zor mühendislik projelerinden bir olmuştur. Gemicilik üzerindeki etkileri ise, Güney Amerika kıtasının en güney ucu olan Horn Burnu'ndan dolaşma külfetini ortadan kaldırmış olması nedeniyle çok önemlidir.

Panama'da bir kanal inşa etme fikri 1500'lü yıllara kadar giderse de, ilk ciddi çalışmalar, Fransızların öncülüğünde 1880'de başlamış fakat bir sonuç vermemiştir. İnşaat ABD tarafından tamamlanmış ve kanal 1914'te hizmete açılmıştır. 77 kilometre uzunluğundaki kanalın yapımı sırasında, sıtma ve sarı humma gibi hastalıklardan büyük toprak kaymalarına kadar her türlü güçlükle karşılaşılmış ve yaklaşık 27.500 kanal çalışanı bu süreçte can vermiştir.Bu kanal güney amerika ve kuzey amerika'yı birbirinden ayırır.

Bugün New York'tan San Francisco'ya giden bir geminin, Panama kanalını kullanarak 9.500 km yol yapması, Horn Burnu'nun dolaşılmasını zorunlu kılan eski günlerdeki 22.500 km yola oranla büyük bir kolaylıktır.

Açılışından 2002 yılına dek, yaklaşık 800.000 geminin geçtiği tahmin edilen Panama Kanalı'ndan her yıl 14.000'den fazla gemi geçmekte olup taşınan yük miktarı 203 milyon tonu bulmaktadır.

Kanal boyunca yolculuk yaklaşık 9 saat sürmektedir.

zaman: 12:08 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum


Akashi Kaikyo Köprüsü

Dünyanın en uzun köprüsüdür. Japonya’da Kobe-Naruto karayolunda bulunmaktadır.Açıklığı 1991 m dir. Projesi ve inşaatı on yılda tamamlanmış ve 1998 yılında hizmete açılmıştır.Richter ölçeğine göre 8.5 büyüklüğünde oluşabilecek depreme dayanıklı olarak projelendirilmiştir. Köprü 3.6 milyar dolara mal olmuştur. İnşaatında 100‘den fazla yüklenici firma görev almıştır. Çelik ayaklarının uzunluğu 298 m, tabliyenin deniz seviyesinden yüksekliği 65 m dir. Yapımında yaklaşık olarak 181,400 ton çelik ve 1.42 milyon m3 beton kullanılmıştır.Akaşi Boğazı'nı birbirine bağlama fikri yaşanan bir felaket üstüne ortaya çıkmıştır. 1955'de 100 çocuk taşıyan bir feribotun başka bir feribotla çarpışması ve 168 kişinin ölmesi üzerine köprü inşası için politik baskılar artmış, inşaat 1988'de başlamış ve 10 yıl sürmüştür. Köprü, 5 Nisan 1998 günü trafiğe açılmıştır. Köprü, 1990 metre uzunluğunda yapılmış, 17 Ocak 1995'teki Kobe Depremi'nden sonra 1 metre daha uzatılmıştır.Akaşi Boğazı, dünyanın en yoğun bir deniz trafiğine sahip (günde 1000 gemi) boğazıdır, üstelik tayfun bölgesinde yer alır, rüzgarın hızı saatte 290 km'ye kadar ulaşır. Bu köprünün inşaasında asma köprü teknolojisi en son sınırına ulaşmıştır.

3 Temmuz 2008 Perşembe

zaman: 04:51 Etiketler: Gönderen Ateius 1 yorum


Topkapı Sarayı

İstanbul'daki ilk Osmanlı Sarayı'nın temeli Fatih Sultan Mehmet tarafından, Beyazıt semtinde atılmıştır. 1454-1458 yılları arasında ahşap olarak yapılan Eski Saray'ın haremlik ve selamlık bölümleri mevcuttu. Yeni Saray'ın (Topkapı Sarayı) yapımına 1466 yılında başlanmış ve 1478'de bitirilmiştir. Topkapı Sarayı'nın diğer Avrupa saraylarından ayrılan önemli bir özelliği, tek bir binada olmayıp, çeşitli köşk ve dairelerden ayrı azuperı yapılar halinde inşa edilmesidir.

Sarayda doğan ilk padişah II. Osman, sarayda tahta ilk çıkan II. Bayezid, sarayda ölen ilk padişah II. Selim, hayatının 30 yılını saraydaki kafeste geçiren I. Mustafa'dır. Sarayda boğdurulan ilk padişah Sultan İbrahim'dir. 51 yıl hapis yatan III. Osman'dır. Saraydaki son cülus töreniyle tahta çıkan VI. Mehmet Vahdettin'dir.
 
Baş Çuhadar Padişahın Atının Sağ Tarafında Yürüyen Muhafız
Silahtarağa Padişahın Silahlarını Muhafaza Edip Taşıyan
Peyk Padişahın Seyahatlerinde Önde Giden Yaya Haberci
Solak Padişahın Seyahatlerinde Merasim Kıtası Eri

İlk olarak yapılan Çinili Köşk-Sarayı 'dır (1472). İki katlı olan bina Orta Asya mimarisi karakterindedir. Binanın içi ve dışı çok kıymetli çinilerle bezenmiştir. Çinili Köşk'ten sonra Kubbealtı, Arz Odası, Has Oda, Hazine, Kiler, Seferliler gibi Saraya zamanla Enderun Mektebi, Hekimbaşı Odası, Enderun Eczanesi, Sarayburnu'ndaki köşklerle, camiler kütüphane ve ahırlar ilave edilmiştir. IV. Murat (1623-1640) zamanında Revan ve Bağdat Köşkleri, Sultan İbrahim (1640-1648) devrinde Sünnet Odası, İtfaiye Köşkü ve sonraları Mustafa Paşa Köşkü, Hırka-i Şerif Dairesi, Kütüphane, Alay Köşkü, Mecidiye Köşkü gibi yapılar inşa edilmiştir.


Topkapı Sarayı 700.000 m2'lik bir alanı kaplamaktaydı. Burada 10 cami, 3 namazgâh, 8 koğuş binası, 14 hamam, 2 hastane, 2 eczane, 5 okul, 12 kütüphane, 7 hazine dairesi, 6 kule, 22 çeşme, 11 kuyu, 2 sarnıç, 6 havuz, 2 su terazisi, 1 asma bahçe, 20 kubbeli mutfak, 348 oda ve salon ile Sarayburnu'nda yazlık köşkler bulunmaktaydı.

Topkapı Sarayı, Bakanlar Kurulu kararıyla 3 Nisan 1924 tarihinde müzeye çevrilerek, aynı yılın 9 Ekim'inde ziyaretçilere açılmıştır. Sürekli ve geçici 20 sergi salonu, 86.000 parça eski eseri ile dünyanın en büyük ve en zengin saray-müzelerindendir.Görülmesi gereken bir saraydır.

Kaynak:Vikipedi

26 Haziran 2008 Perşembe

zaman: 04:00 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum



La Sagrada Familia

La Sagrada Familia (kutsal aile) İspanya'nın Barselona şehrinde bulunan modern mimarinin öncülerinden sayılan Antonio Gaudi tarafından 1882 yılında yapılmaya başlanılan fakat Antoni Gaudi'nin 1926 yılında bir tramvayın altında kalarak ölmesi sonucu yarım kalan bir bazilikadır. Yapımı halen devam etmektedir. Halk arasında bitmeyen kilise olarak da bilinir. 1882 yılında halkın yardımlarıyla yapımına başlanan mimarinin bitmemesinin sebebi hala sembolik olarak halkın yardımlarıyla yapımına devam edilmesidir.


Ayrıca Gaudi şehirde yaptığı bütün yapılardan gelen maliyeti bu yapıya yatırmış olup halk tarafından asla bitmeyeceği biterse ilginin azalacağı söylenmektedir...

Kaynak:Vikipedi

24 Haziran 2008 Salı

zaman: 01:06 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum


Tac Mahal

  Taç mahal,dünyadaki anıt kabirlerin en büyüğü sayılır.Bu büyük ve zarif eser,Hindistan'ın kuzeyinde,delhi şehrinin yakınındaki Ağra şehrini süsler.Yapının mimarı Mimar Sinan'ın öğrencisi İstanbul'lu Mehmet İsa Efendidir.

  İslam mimarisinin incisi olan bu türbe,Timuroğulları hükümdarlarından Şah Cihan tarafından,ondört çocuk dünyaya getirdikten sonra genç yaşta ölen çok sevdiği eşi ercmend banu için yaptırmıştır.İnşaat 1630'da başla mış ve başta mimar Mehmet İsa efendi ile dünyanın dört bir yanından getirilen sanatkarlar olmak üzere.binlerce işçinin devamlı çalışmasıyla 1652'de tamamlanmıştır.

  Tamamen beyaz mermerden yapılan Taç mahal'in ana kubbesinin yüksekliği 82 metredir.Binanın çevresinde dört kule,ön tarafında da uzun bir havuz bulunur.Türbeye, değerli taşlarla bezenmiş bir mermer avludan girilir.Duvarları sayısız pırlanta,zümrüt,inci ve yakutla süslü türbenin içinde Şah cihan ile Ercmend Banu'nun mermer lahitleri yer alır.Karı koca,bu lahitlerin altında mahzende gömülüdür.

23 Haziran 2008 Pazartesi

zaman: 00:32 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum


Palmiye Adası

Dubai'nin palmiye adası, yerleşimcilerine kapılarını açmaya hazırlanıyor. Adanın lüks evleri ilk sahiplerini bekliyor. Adalar bölgenin yeni turistik merkezi olacak...

  Arap Körfezi'nde inşa edilen suni palmiye adalar ilk yaşam belirtilerini kasım ayında verecek. Dubai'nin suni harikalarından ilki olan Palm Jumeirah'ın ilk yerleşimcileri, 30 Kasım'da adaya ayak basacak. Arap Körfezi üzerinde inşa edilen palmiye adalar; Palm Jumeirah, Palm Jebel Ali ve Palm Deira, yatırımcı firma Nakheel'e göre 'dünyanın sekizinci harikası' olmaya aday... İnşaatına 2002 yılında başlanan adaların ilki, 14 bin işçinin geceli gündüzlü uğraşlarının sonunda, ilk ev sahipleri ve misafirleri için kapılarını açıyor.
   
  Yoktan var edilen ada

  Dünyanın en geniş arazi ıslah projesi olan 31 km2'lik ada grubu Palm Jumeirah, milyonlarca ton kum ve taşın beş yıl boyunca Körfez'den ve taşocaklarından çıkarılmasının ürünü. Projeyi yürüten yatırımcı firma Nakheel, 30 Kasım'da adadan ev satın alan 4 bin kişinin evlerine geçebileceğini açıkladı. Palm Jumeirah, 2010 yılında tam olarak bittiğinde, 60 bin sakini, 32 otel ve onlarca alışveriş noktasındaki 50 bin çalışanı ile tam bir yerleşim merkezi haline gelecek.
  Palmiye adaya ulaşım ana karaya bağlı olan tek bir köprüyle sağlanıyor. Ancak Palm Jumeirah'a bu sene taşınacakları üç sene boyunca sürecek inşaat çalışmaları ve yoğun bir turist akını bekliyor.
  Tamamı yabancı olan ev sahiplerinin büyük bir kısmını Britanyalılar oluşturuyor. Üzerinde milyar dolarlık evler bulunan adadaki en pahalı evlerden biri de David Beckham'a ait. Dubai hükümeti, Palm Jumeirah'ı günde ortalama 20 bin kişi tarafından ziyaret edilecek bir turizm merkezi olarak görüyor. Palm Jumeirah'da inşa edilen süper lüks oteller de 2009 itibarıyla tamamlanmış olacak.


Kaynak:Milliyet

zaman: 00:21 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum


Bionic Tower

Hong Kong'da yapılması planlanan bu görkemli yapı açık ara dünyanın en yüksek yapısı olacak.Yüksekliği tam 1128metre.Mimarları Eloy Celaya, Mª Rosa Cervera,Javier Gómez Pioz olan bu yapı 15 milyar dolara mal olacakmış.Resimlerden de görüldüğü gibi gerçekten  muhteşem bir yapı.

zaman: 00:05 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum


Taipei 101

     Tayvan'ın Taipei şehrinde bulunan bu yapı şu an dünyanın en yüksek binasıdır.101 katlı olan bu yapı 1999 yılında başlayıp 5 yıl sürmüştür.En uç kısmına kadar olan yüksekliğe 510metredir.Dünyanın en hızlı asansörü bu binada bulunmaktadır.Çıkarken 17m/s inerken 10m/s lik hızla hareket etmektedir.Bu görkemli  yapının maliyeti 1,5milyar dolardır.

22 Haziran 2008 Pazar

zaman: 12:14 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum


Alcatraz Jail

Alcatraz Adası, 1868 - 1963 yılları arasında cezaevi olarak kullanılmış bir adadır.

San Francisco Körfezi'nde sahile iki km. uzaklıkta 9 hektar alana yayılmış olan Alcatraz Adası, ABD'nin en ünlü hapishanelerinden biri olma özelliğini taşıdı.


Önceleri İspanyol'ların yönetiminde olan ada, "La Isla de los Alcatraces" (Pelikanlar Adası) adını taşımaktaydı. 1848 yılında ABD yönetimine geçen ada, bir süre San Francisco'nun savunması için askeri amaçlarla kullanıldı. 1868 yılında yapılan, yerli isyancıların önderlerinin tutulduğu hapishane, Alcatraz adasının gelecekteki rolünü de belirleyecekti. Ek binalarla giderek büyüyen cezaevi,1 Ocak 1934 tarihinde federal hapishaneye dönüştürüldü. Disiplinin sıkı tutulması amacıyla yeni hükümlü alınmayıp, diğer cezaevlerinden tehlikeli hükümlüler buraya nakledildi. 1934 Haziran'ında çeşitli yerlerden 196 tutuklu ve hükümlü bu kaçılması çok zor olan adaya taşındı.

Alcatraz Adası, birçok ünlü suçluyu "ağırlamıştır". Bunlardan bazıları; Al Capone, Doc Barker, "makineli tüfek" George Kelly, "kuş adam" ya da Alkatraz Kuşçusu olarak bilinen Robert Stroud, Bonnie ve Clyde ikilisinin şoförü Floyd Hamilton ve Alvin Karpis gibi isimlerdi.

Hükümlülerin sayılarla isimlendirildiği Alcatraz'da çok basit temel gereksinimler dışında hiçbir ayrıcalık yoktu. Cezaevi kitaplığından yararlanmak için bile en az beş yıl sorun çıkarmayan bir mahkum olma şartı aranıyor, aşırı akıntıyla çevrili adadan kaçışın çok zor olduğu hapishane koşulları, esir kamplarına benziyordu.


Kaynak:Vikipedi

zaman: 11:35 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum


Hydropolis

Dünyanın ilk su altı oteli nerede inşa ediliyor olabilir??Tabiki Dubai.Basra Körfezi’nin 20 metre altında yapılan bu otel ziyaretçilerine balıklarla ve çeşitli deniz canlılarıyla iç içe bi tatil sunuyor.Dubai'de inşa edilen Hydropolis 3 bölümden oluşacak. Su üzerinde kalan bölümünde restoranlar ve alışveriş merkezi bulunacak. Misafirler bu bölümden asansörlerle denizin 5 metre altındaki orta bölüme inecek. Burada da resepsiyon ve spor salonları olacak. Odalar ise suyun 20 metre altında yeralacak.

Dubai'nin 200 metre açığındaki otele ulaşım denizin üzerinde kurulacak raylı sistemlerle sağlanacak. Odaların büyük bir bölümünü kaplayan camlarda gizli tutulan bir karışım kullanıldı. Camlar basınca ve darbeye dayanıklı.

Dubai Şeyhi El Maktum bu oteli yapabilmek için 600 milyon dolar gibi dudak uçuklatan bir servet harcadı.Kendisi için çok fazla bir miktar olduğunu zannetmiyorum.Çünkü günde 3000 kişinin ziyaret etmesi düşünülen bu otel ile sermayesini çıkaracağını ve geliri katlıyacağını düşünüyorum.Ayrıca El Maktum'un Liverpool'a talip olmuştu.Ne diyelim  Allah bereket versin :)

zaman: 10:40 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum


Petronas Kuleleri

Petronas Kuleleri, Malezya'da Petronas petrol holdingine ait ikiz kuleler. Toplam 452 m yükseklikle başkent Kuala Lumpur 'da gökyüzüne yükselirler.

1996 yılından, 2003 yılındaki Taipei 101 binasının inşasına kadar, birçok gökdelen listelemesinde, Dünya'nın en yüksek yapısı olarak kabul ediliyordu. Ancak en yüksek katı 378 m, çatısı 403 m olan bina için bu sınıflandırma çok tartışmalıdır. Zira bu her iki noktada da Sears Kulesi (412 m ve 442 m) daha uzun olduğu gibi, anten dâhil toplam yüksekliği ise 527 m'dir.

170.m yükseklikte 41 ve 42.ci katlar arasındaki çelik köprü ile kuleler birbirine bağlıdır. Köprü 2000 yılında kullanıma açılmıştır. Uzunluğu 58 m olan bu köprü 750 ton ağırlığındadır. Köprünün ziyareti için ücretsiz verilen o günün sabahı 8.30'da dağıtılır ve genelde 2 saat içinde hepsi tükenir.(ücretsiz olan nedir? Tükenen nedir?) Kulelerin en uç çatısı ziyarete açık değildir.

Kuleler, birçok alış veriş merkezi, doğal bilimler müzesi "Petrosains" , bir senfoni orkestrası, bir sanat galerisi ve birçok büro için alan sağlamaktadır.

Kulelerden her biri 76 asansöre sahip olup, bunların 29 tanesi her seferinde 26 kişi taşıyan çift katlı asansörlerdir.İnşaat için 37.000 Ton çelik kullanılan yapıda 32.000 de pencere vardır.

Mimari tasarımı "César Pelli & Associates Architects" mimarlık bürosu yapmıştır. Büro bu işinde , daha önce yaptıkları kule projelerinde ki tecrübelerini kullanmıştır. Mesela bunlardan biri, inşası gerçekleşmeyen Chicago'da ki "Miglin-Beitler Skyneedle" projesidir. Her iki kule de eşit karakeristik özellikler gösterir. Mimar César Antonio Pelli, çelik, beton ve camdan islami mimariyi temel alan bir yapı meydana getirmiştir.

Petronas kuleleri öncelikli olarak iş binası olarak tasarlanmış olup , geleneksel ikiz konseptiyle , New York'daki Dünya Ticaret Merkezi'ne (World Trade Center) benzetilebilir.

Kuleleri en güzel gören manzara, 421 m yükseklikteki Menara Kuala Lumpur'dendir (Manera Kuala Lumpur TV kulesi).Menara KL, bir tepenin üzerinde bulunduğundan, Petronas Kuleleri'nin de üstünden yükselir. Böylelikle buradan 2 devasa kuleye yukardan bir bakış sağlanır ki bu manzara geceleyin daha da etkileyicidir

Kaynak:Vikipedi

zaman: 10:33 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum


Ayasofya/Hagia Sofia

 Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından M.S. 532 - 537 yılları arasında İstanbul'un eski şehir merkezine katedral olarak inşa ettirilen ve günümüzde müze olarak hizmet veren tarihi yapıdır.

İlk Ayasofyanın 1.Constantinus tarafından yapıldıgı ileri sürülmektedir.İmparator II. Theodosius, Ayasofya'yı ikinci defa yaptırmış ve 415'te ibadete açmıştır.İmparator Justinianus (527-565) ilk iki Ayasofya'dan daha büyük bir kilise yaptırmak istemiş, çağın ünlü mimarlarından Miletos'lu İsidoros ve Tralles'li (Aydın) Anthemios'a günümüze ulaşan Ayasofya'yı yaptırmıştır. Yapımına 23 Aralık 532'de başlanmış, 27 Aralık 537'de tamamlanmıştır.

Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'a girişinin ardından ilk iş olarak Ayasofya'nın onarılmış olması dikkat çekicidir. Bazı rivayetlere göre cami tam kıble yönünde olmadığı için Fatih'in eli ile duvarı kıbleye doğru iterek düzelttiği anlatılır. Rivayetin kökeni aslında diğer en eski kiliselerde olduğu gibi absidi Kudüs’e yönelik olarak yapılmış olması gereken Ayasofya’nın absidinin hafifçe kıbleye yönelik olmasıdır. Ayasofya'daki papaz odalarını medrese olarak faaliyete başlatmış, İstanbul Üniversitesi'nin temeli sayılan bu medreseler 1934 yılında Müzeler Müdürlüğü tarafından her nedense yıktırılmıştır.

Fatih Sultan Mehmet tarafından döneminde camiye çevirilmiş olan Ayasofya, Osmanlılar arasında 500 yıl içinde İstanbul'un en önemli camilerinden birisi oldu. Yapıya çeşitli padişahlarca dört minare eklendi. En eski minaresi tuğladan yapılmış olanıdır.

Ayasofya İstanbul'un fethi ile birlikte başlayan Türk döneminde çeşitli onarımlar görmüştür. Mihrap çevresi, Türk çini sanatı ve Türk yazı sanatının en güzel örneklerini içerir. Bunlardan kubbedeki ünlü Türk Hattatı Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin Kuran'dan alınma bir suresi ile 7.50 m. çapındaki yuvarlak levhalar en ilgi çekici olanıdır. Bu tahta levhalarda, Allah, Muhammed, Ömer, Osman, Ali, Ebu Bekir, Hasan ve Hüseyin'in isimleri yazılıdır. Mihrabın yan duvarlarında ise Osmanlı padişahlarının yazıp buraya hediye ettiği levhalar vardır.

Sultan II. Selim, Sultan III. Mehmet, Sultan III. Murat ve şehzadelerin türbeleri, Sultan I. Mahmut'un şadırvanı, sıbyan mektebi, imareti, kütüphanesi, Sultan Abdülmecit'in hünkar mahfeli, muvakkithanesi, Ayasofya'daki Türk çağı örnekleri olup türbeler, iç donanımı, çinileri ve mimarisiyle klasik Osmanlı türbe geleneğinin en güzel örneklerini oluşturmaktadır.

Ayasofya 1935 yılında Atatürk'ün emri ile müze haline getirildi.

Kaynak:Vikipedi

zaman: 09:02 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum

The Dubai World


Burj Al Arab ile turizm dünyasında önemli bi yer edinen Dubai yeni projesi gerçekten çok etkileyici.

Dünya haritası şeklinde inşa edilen yapay 300 adadan oluşan “Dünya”, 55 milyon metrekarelik alana yayılıyor. 9 kilometre uzunluğunda, 7 kilometre genişliğindeki Dünya’nın kumsalı için 350 milyon metreküplük kum kullanıldı. Adaların fiyatları büyüklükleri ve konumlarına göre 7 milyon dolar ile 35 milyon dolar arasında değişiyor. 100 metrelik sularla ayrılan adaların büyüklükleri ise 11.148 ile 41.806 metrekare arasında. Daha önce Dubai’de Palmiye Adası’nı yaratan Nakhel Grubu’nun imzasını taşıyan ada, 2008’de oturulabilir hale geldi.En ucuzu 1,4milyon$ olan adalar toplulugunun bir sakini David Beckham..

zaman: 08:10 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum

Pisa Kulesi

Pisa Kulesi, İtalya'nın kuzeyindeki Pisa şehrinde Piazza dei Miracolide (İtalyanca Mucizeler Meydanı) yer alan ve 1063-1090 yıllarında yapılan şehir katedralinin çan kulesi, ana yapıdan ayrı olarak 1173'te yapılmıştır. Ünlü Pisa Kulesi, bu çan kulesidir.


Kule üst üste bindirilmiş yuvarlak 6 sütun dizisinden meydana gelmiştir. 56 metre yüksekliktedir. Üzerine 294 basamaklı bir merdivenle çıkılır. En üstteki çanların bulunduğu 8. kat silindir biçimindedir.


Pisa Kulesi bitirildiği tarihten itibaren güneye doğru eğilmeye başlamıştır. Bunun sebebi temeldeki yumuşak zemindeki bir çökmedir. Günümüzde, kulenin tepesinden güney yönünde aşağı sarkıtılan bir çekül 4,3 metre açığa inmektedir. Ancak yapının ağırlık merkezinin izdüşümü kendi temel dairesinin içinde kaldığı için kule devrilmemektedir. Kule her yıl milimetrenin onda yedisi kadar (100 yılda 7 cm) eğilmektedir. Kulenin şu andaki eğimi 5,5° kadardır.

Kule, Pisa'nın gücünün ve zenginliğinin bir sembolü olarak Cenova ve Venedik'e rakip olarak yapılmıştır.

Galilei'nin, bütün cisimlerin aynı hızla ve aynı fizik kanununa uyarak düştüklerini farklı ağırlıklardaki iki top güllesini bu kuleden aşağı bırakarak gözlemlediği iddia edilmiştir. Bilginin kaynağı Galilei'nin bir öğrencisi olmasına rağmen bu iddia geniş çevrelerce bir efsane olarak kabul edilir.

Kule 1990-2001 yılları arasında onarım için kapalı tutulmuştur.

Bulunduğu zemindeki çökme nedeniyle yıkılma aşamasına gelen İtalya’nın ünlü Pisa Kulesi, 20 milyon sterlinlik projeyle kurtarıldı. Birkaç yıl içinde yıkılacağı uyarısında bulunulan kule, proje kapsamında yapılan 45 cm’lik bir düzleştirme çalışmasıyla eski haline getirildi. 28.05.2008

Piza Kulesindeki eğim artışı bitti

İtalya’nın Toscana bölgesindeki Pisa kentinde bulunan ünlü Piza Kulesindeki eğim artışı sorunu sona erdi. Ünlü kulenin eğiminin giderek artması neticesinde yıkılma korkusu duyulmasının ardından 1990’da yapılan teknik müdahale 18 yıl sonra olumlu sonuç verdi.

Piza Kulesini kurtarmaya yönelik teknik çalışmalara rehberlik etmiş olan Torino Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Michele Jamiolkowski, teknik müdahalenin olumlu sonuç verdiğinin artık iyice netleştiğini açıkladı.

Prof. Jamiolkowski, Corriere della Sera gazetesinde yayımlanan demecinde, 1700’lü yıllardan bu yana Piza Kulesindeki eğim meselesinde ilk kez tam bir duraksama olduğunu belirterek, "Kuledeki eğim değişikliği durdu. Öngörülerimiz gerçekleşti. Artık en az 300 yıl rahatız" dedi.

Eğikliğiyle ünlü Piza Kulesinde güneye doğru eğilimin giderek artması, 1990’da teknik müdahaleyi zorunlu kılmıştı. 1993’de kulenin eğikliği, 4,47 metreyle rekor düzeye ulaşmıştı. Kulenin kuzey kaidesinin altına toplam 599 ton ağırlığındaki 94 karşı ağırlığın yerleştirilmesiyle eğimin 2001 yılında 4,10 metreye düşmesi sağlanmıştı.

Jamiolkowski’nin açıklamasına göre Piza Kulesinde artık 3,99 metreye inmiş olan eğim, sabitlik kazanmış bulunuyor.


Kaynak:Vikipedi

zaman: 07:55 Etiketler: Gönderen Ateius 0 yorum




Millau Viaduct Köprüsü

Fransa'da bulunan bu eşsiz yapı 343 metre yüksekliğinde şu an dünyanın en büyük köprüsü.2004 yılında tamamlanan bu köprü İspanya'yı Fransa'ya bağlamaktadır.Yarım milyar dolara mal olan bu yapı İngiliz mimar Sir Norman Foster in bir eseridir.